Sayfalar

Sindirim sistemi bölümler

 

    Sindirim sistemi - Systema dygestorium



Beslenme - alimentatio

  • Beslenme, vücudun sağlıklı bir şekilde fonksiyon göstermesi ve büyümesi için gerekli olan besinleri almayı ve kullanmayı kapsayan süreçtir. Beslenme, vücuttaki tüm sistemlerin düzgün çalışması için gereklidir ve sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesinde temel bir faktördür.
  • Beslenme, yiyecek ve içeceklerin vücudun ihtiyaç duyduğu besin maddelerini içermesi gerektiği anlamına gelir. Bunlar arasında karbonhidratlar, proteinler, yağlar, vitaminler, mineraller ve su bulunur. Her besin maddesi vücudun farklı bir ihtiyacını karşılar ve yeterli miktarda alınmaları sağlıklı bir yaşam için önemlidir.
  • Beslenme, kişinin yaşına, cinsiyetine, vücut büyüklüğüne, fiziksel aktivite düzeyine ve diğer faktörlere göre değişebilir. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları, genel sağlık ve zindelik düzeyini artırmaya, hastalıklardan korunmaya ve yaşam süresini uzatmaya yardımcı olabilir. Bu nedenle, dengeli ve sağlıklı bir beslenme düzeni sürdürmek önemlidir.

Ağız yolu ile alınan besin maddeleri sindirim sisteminde çeşitli mekanik ve kimyasal işlevlere tabi tutularak emilebilecek hale gelir. Bu olaya digestio (sindirme) denir.

Sindirime uğramış olan besin maddeleri küçük yapı taşlarına ayrılır. Bu yapı taşları ise ince bağırsaktaki intestinal hücrelerden kan ve lenf damarlarına emilir. Bu olaya da absorptio - resorptio (emilim) adı verilir. 

Dışarıdan alınan besin maddelerinin tamamı vücutta emilime uğramaz. Sindirilemeyen veya vücuda faydalı olmayan maddelerin dışarı atılması işlemine ise defecatio (dışkılama) denir.

Sindirim sistemi, alınan besin maddelerine alimentatio, digestio, resorptio ve defecatio işlemlerini gerçekleştiren bir sistemdir. 

Sindirim sistemi sınıflandırılması

1- Canalis digestorius (alimentarius, sindirim kanalı)

2- Adenexa canalis digestorii (eklenti organları)


1- Canalis digestorius

Ağız’dan başlayıp anus’te sonlanan yaklaşık 9-11 m uzunluğunda bir borudur. Bu borunun ya da kanalın bölümleri

  • cavitas oris (ağız boşluğu)
  • pharynx (yutak)
  • oesophagus (yemek borusu)
  • gaster (ventriculus,mide)
  • intestinum tenue (ince bağırsak)
  • intestinum crassum (kalın bağırsak)
  • anüs

İlk üç bölüm (cavitas oris, pharynx, oesophagus), sindirim kanalının üst kısmını, diğer üç bölüm ise (gaster, intestinum tenue, intestinum crassum) sindirim kanalının alt kısmını oluşturur.


2- Adenexa canalis digestorii

Kendilerine özgü boşaltım kanalları ile sindirim kanalına bağlanan organlardır.

  • Gll. salivariae (tükrük bezleri), 
  • hepar (karaciğer),  
  • vesica biliaris (vesica fellea, safra kesesi )
  • pancreas’ dır.

Ağız boşluğu - Cavitas oris

Ağzın komşu yapıları:

       ·          Önde dudaklar (labia oris)

       ·          yanda yanaklar (buccae)

       ·          üstte sert damak (palatum durum) ve yumuşak damak (palatum molle)

       ·          altta dil (linguae) ve ağız tabanı döşemesi (diaphragma oris) adı verilen kas ve yumuşak dokunun oluşturduğu bir duvar ile sınırlanmıştır. 

İki dudak arasında kalan açıklık rima oris’tir. Rima oris ile dış ortama açılır. Ağzın farinx’e açıldığı kısım ise isthmus faucium’ur.

Cavitas oris iki bölüme ayrılır, bunlar:

  1. Vestibulum oris
  2. cavitas oris propria (esas ağız boşluğu)


 

Ağız boşluğunda bulunan yapılar:

  •  Dentes - dişler
  • Gingivae - diş etleri
  • Lingua - dil
  • frenulum lingua - dil bağı
  • Uvula - küçük dil
  • Arcus palatoglossus
  • Arcus palatopharyngeus
  • Tonsilla palatina
  • gll. Salivariae - tükrük bezleri


Dentes

Ağza alınan besinlerin mekanik sindirimini başlatan yapılardır. Üst çene kemiği (maxilla) ve alt çene kemiği (mandibula) üzerindeki diş çukurlarında yer alırlar.

Dişler üç tabakadan oluşur, bunlar:

       ·          taç – corona dentis: ağız boşluğunu gören tabakadır ve mine (enellum) ile örtülüdür. Enellum yapısında kalsiyum bulunur.

       ·          boyun – cervix dentis: diş eti (gingiva) ile birleştiği kısımdır.

       ·          kök – radix dentis: üzerinde ince cementum denen kemik doku ile çevrili halde çukura gömülü kısımdır.


Dişlerin sınıflandırılması

1-dentes decidui – süt dişleri

6-7 aylarda çıkmaya başlar ve 20-30 ayda tamamlanır. İlk çıkan süt dişi alt iç kesici dişlerdir. Süt dişleri 5-6 yaşlarda dökülmeye başlar. 12 yaşında dökülme tamamlanır.

Dentes permanentes – kalıcı dişler

5-7 yaşlarda başlar ve 10-14 yaşlarda tamamlanır.

       ·           İlk çıkan kalıcı diş üst 1.molar diştir ve 6 yaşında çıkar.

       ·          İkinci sırada ise alt iç kesici diş çıkar 7 yaşında.

       ·          Kalıcı köpek dişleri 11 yaşında çıkar.

Kalıcı diş tipleri:

  • Dentes incisiv – kesici dişler : toplam 8 tanedir
  • Dentes cani – köpek dişleri : toplam 4 tanedir
  • Küçük azı dişleri – premolar dişler : toplam 8 tanedir
  • Büyük azı dileri – molar dişler: toplam 12 tanedir

Frenulum lingua – dil bağı :

Dili ağız tabanına bağlayan yapıdır. Kısa olmasına dil bağı denir ve kısa olması konuşma zorluğuna neden olur.


Tükürük bezleri

Tükürük bezleri, ağız boşluğuna tükürük salgılayan organlardır. Tükürük, ağzın nemlenmesini, yiyeceklerin çiğnenmesini ve yutulmasını, sindirimi ve bakterilere karşı korumayı sağlar.

Tükürük bezlerinin görevleri şunlardır:

  1. Ağız boşluğunu nemlendirmek: Tükürük, ağız boşluğunun kurumasını önler ve yiyeceklerin çiğnenmesini ve yutulmasını kolaylaştırır.
  2. Yiyeceklerin çiğnenmesini ve yutulmasını kolaylaştırmak: Tükürük, yiyeceklerin yumuşamasını ve daha kolay çiğnenmesini sağlar. Ayrıca, tükürükteki enzimler, yiyeceklerin parçalanmasını ve sindirime hazırlanmasını sağlar.
  3. Sindirimi kolaylaştırmak: Tükürükteki enzimler, karbonhidratların parçalanmasını sağlar. Bu sayede, karbonhidratlar daha kolay sindirilir ve kana geçer.
  4. Bakterilere karşı koruma sağlamak: Tükürükteki antibakteriyel maddeler, ağızdaki bakterilerin üremesini ve çoğalmasını engellemeye yardımcı olur. Bu sayede, ağız ve diş sağlığının korunmasına yardımcı olur.


Tükürük, %95'i sudan oluşan, şeffaf veya hafif sarımsı renkte bir sıvıdır. Tükürükte, ayrıca, enzimler, antibakteriyel maddeler ve diğer bazı maddeler bulunur.

Tükürükteki maddeler şunlardır:

  1. Su: Tükürükteki en önemli madde sudur. Su, tükürük hacminin yaklaşık %95'ini oluşturur.
  2. Enzimler: Tükürükte, karbonhidratların parçalanmasını sağlayan amilaz enzimi bulunur. Amilaza enzimi, nişastayı maltoza ve dekstrine parçalar.
  3. Antibakteriyel maddeler: Tükürükte, ağızdaki bakterilerin üremesini ve çoğalmasını engelleyen antibakteriyel maddeler bulunur. Bu maddeler arasında lizozim, laktoferrin ve histatin bulunur.
  4. Diğer maddeler: Tükürükte, ayrıca, glikoproteinler, proteinler, lipitler, mineraller ve elektrolitler bulunur.

Tükürük bezleri iki gruba ayrılır, bunlar:

  1. gll. salivariae minores 
  2. gll. salivariae majores


Gll. salivariae minores olarak tanımlananlar;

  • dudak (gll. labiales)
  • yanak (gll. buccales)
  • damak (gll. palatinae)
  • dilde (gll. linguales) küçük bezler


Gll. salivariae majores  olarak tanımlanalar

Salgılarını uzun  kanallar ile ağız boşluğuna boşaltan daha büyük tükürük bezleridir.

  • gl. parotidea
  • gl. submandibularis
  • gl. sublingualis


Dil

Dil, ağız boşluğunun tabanında bulunan, kaslı bir organdır. İnsanlarda ve bazı hayvanlarda konuşma, tat alma ve çiğneme gibi işlevleri yerine getirir.

Dilin görevleri şunlardır:
  1. Konuşma: Dilin hareketleri, seslerin oluşumunu sağlar. Dil, sesleri oluşturmak için üst damak, diş ve dudak gibi yapılarla birlikte çalışır.
  2. Tat alma: Dil üzerindeki tat tomurcukları sayesinde tat almamızı sağlar. Dilin üzerinde, tatlı, ekşi, tuzlu ve acı olmak üzere dört temel tat alma reseptörü bulunur.
  3. Çiğneme: Dil, çiğnenen yiyeceğin ağızda dağıtılmasını ve yutağa yönlendirilmesini sağlar.
  4. Yutma: Dil, yutma sırasında yiyeceğin yemek borusuna yönlendirilmesini sağlar.
  5. Öpüşme: Dil, öpüşme sırasında diğer kişinin diliyle temas eder.

Dilin bölümleri:

  • apex linguae
  • corpus linguae
  • radix linguae


Dilin Ekstrinsik kasları:

  • m. genioglossus
  • m. hyoglossus
  • m. palatoglossus
  • m. styloglossus

Yutak - Pharynx

Farinx hem sindirim sistemi hem de solum sistemi içerisinde yer alır. Solunum sistemindeki rolü solunan havanın trachea’ya iletilmesidir.

Sindirim sisteminde ise ağız boşluğundan sonra gelen bölümüdür. Dikey konumlu bir organdır ve  12-15 cm uzunluğundadır. Tamamen müsküler yapıdadır ve şekli bir huniye benzemektedir.

farinks komşu dokuları:

  • cavitas nasi (burun boşluğu) : chona açıklığı ile sağlanır.
  •  cavitas oris (ağız boşluğu) : isthmus faucium açıklığı ile sağlanır.
  • vestibulum laryngis  : aditus laryngis açıklığı ile sağlanır.

vestibulum laryngis
Vestibulum laryngis, gırtlağın üst kısmında, hava yolunun üst girişindeki bölgedir. Bu bölge, gırtlağın üst kısmındaki epiglottis, aryepiglottik kıvrım, ari-epiglottik kat, vestibüler bantlar ve ventriküler kıvrımlardan oluşur. Bu yapılar, solunum yolunu yabancı maddelerden ve yiyeceklerden korurken, konuşma ve yutma sırasında da işlev görürler. Vestibulum laryngis, gırtlak kanserleri ve diğer solunum yolu hastalıklarının teşhisinde önemli bir role sahiptir.

 

Bu komşuluklarından dolayı farinks 3 kısma ayrılarak incelenir, bunlar:

  1. Nasopharynx (Pars nasalis) : burun boşlukları arasındadır.
  2. Oropharynx (Pars oralis) : tonsilla palatina ve tonsilla lingua’nın içinde bulunduğu kısmıdır.
  3. Laryngopharynx (Pars laryngea)

       

Nasopharynx 

Nasopharynx burun boşluğunun arkasında yer alan boğazın en üst kısmındaki bölümdür. Burun boşluğundan havanın geçtiği kısım olan nasopharynx, yutma sırasında da gıdaların geçişine izin verir. Ayrıca orta kulak boşluğunun ve Eustachian tüplerinin açıldığı bölge de nasopharynx'tir. Tonsiller, adenoidler ve torus tubarius da nasopharynx'te yer alan yapılar arasındadır.

Oropharynx

Oropharynx, ağız boşluğunun arkasında yer alan ve solunum ve sindirim sistemlerinin kesiştiği bir bölgedir. Dilin arkasında, yumuşak damak, orofarengeal isthmus (ağız ve farinks arasındaki açıklık), posterior farengeal duvar, ve tonsiller (bademcikler) ile sınırlanır. Oropharynx, solunum ve sindirim fonksiyonlarına hizmet eden birçok yapıyı içerir ve aynı zamanda bazı önemli reflekslerin meydana geldiği bir bölgedir. Özellikle, yutma refleksi burada gerçekleşir ve ayrıca ağızdan solunum için gerekli hava akışını sağlamak için de kullanılır. Oropharynx, birçok hastalık ve enfeksiyon için de risk altındadır, özellikle de sigara içmek, alkol tüketimi ve HPV enfeksiyonları gibi risk faktörleri varsa.

Laryngopharynx

Laryngopharynx, gırtlağın altında yer alan ve yemek borusu ile soluk borusunun birleştiği bölgedir. Aynı zamanda orofarinks olarak da adlandırılır. Bu bölge, ağız boşluğunun arkasından başlayarak, gırtlak seviyesine kadar devam eder. Soluk borusu, laryngopharynx'in ön kısmından geçerken, yemek borusu arka kısımdan geçer. Laryngopharynx, hem solunum hem de sindirim sistemlerine hizmet eden bir bölgedir.

Nasopharynx’den laryngopharynx’e gidildikçe çapı daralır..  



Larinx’in üst kısmında lenf dokularından oluşan Waldeyer’in lenfatik halkası (Anulus lymphaticus) bulunur.

Waldeyer'in lenfatik halkası nedir?

Waldeyer'in lenfatik halkası, ağız boşluğu ve faringeal bölgede bulunan lenfoid dokuların birbirine bağlandığı halka şeklinde bir yapıdır. Bu halka, faringeal tonsil (bademcik), tubal tonsil, palatine tonsil (bademcik) ve lingual tonsil gibi lenfoid dokuları içerir.

Bu lenfoid dokular, enfeksiyonlara karşı vücudun savunma mekanizması olan lenfatik sistemde önemli bir rol oynar. Waldeyer'in lenfatik halkası, bu dokuların bir araya gelerek enfeksiyonlara karşı daha etkili bir koruma sağlaması amacıyla bir arada bulunduğu bir yapıdır.

Waldeyer’in lenfatik halkasını oluşturanlar:

  • Tonsilla tubaria
  • Tonsilla pharyngealis
  • Tonsilla palatina
  • Tonsilla linguales


Yemek borusu - Oesophagus

Pharynx alt ucundan başlar ve mideye dek uzanır.  Yaklaşık 23-25 cm uzunluğunda, 1-2 cm çapında, müsküler yapıda bir borudur. 

Yeme borusu T10 seviyesinde diyafram kası üzerinde bulunan hiatus oesophagus  açıklığından geçerek karın boşluğuna girer.

Yutulan gıdanın mideye iletilmesinden sorumludur.  Yapısında üst kısımlarında çizgili, alt kısımlarında çizgisiz kaslar bulunur. Seyri sırasında yer yer anatomik ve fonksiyonel darlıklar gösterir.

Yemek borusu 3 bölümden oluşur, bunlar:

  • Pars cervicalis
  • Pars thoracica
  • Pars abdominalis

Pars cervicalis
Pars cervicalis genellikle "Serviks" olarak da bilinir ve midenin üst kısmında, özofagusun alt ucundan başlayan bölümdür. Bu bölüm mideyi diyaframdan ayıran "kardiya" adı verilen yere kadar uzanır. Kardiya, özofagusun mideye giriş yaptığı bölgedir. Pars cervicalis, midenin en dar bölümüdür ve asıl olarak mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasını önleyen bir kas yapısına sahiptir.

Pars thoracica
Pars thoracica, sternumun arkasında bulunan göğüs boşluğunda bulunan özofagusta bulunan bir bölümdür. Özofagus, midenin alt kısmındaki mide kasına (sphincter) doğru ilerleyen kaslı bir tüptür ve sindirilmiş yiyecekleri yutaktan mideye taşır. Pars thoracica, özofagusun göğüs boşluğunda bulunan kısmıdır ve genellikle T1-T5 omurga seviyeleri arasında yer alır.

Pars abdominalis
Pars abdominalis özofagusun diyafragma altından mideye girdiği bölümdür. Burada özofagus, mide duvarı ile birleşir ve gastroözofageal bölgeyi oluşturur. Bu bölge, özofagusun asit reflüsünü önleyen sfinkter kasıyla mideye geçişini kontrol eder.


  Mide - Gaster

Sindirim kanalının en geniş bölümü olan mide, karın boşluğundadır. Müsküler yapıda olan mide duodenum ile devam eder. Besin maddelerinin kimus haline dönüştürüldüğü yerdir.

Etkili bir sindirim ve emilim için gıdaların kimus haline dönüştürülmesi gerekir.

J harfi şeklinde bir organdır. Erişkinde 1500 cc = 1,5 L Bebekte 30cc kapasitesi vardır

Midenin giriş deliği : ostium cardiacum

Midenin çıkış deliği : ostium pyloricum

İki duvarı (paries anterior, paries posterior) ve iki kenarı (curvatura ventriculi minor, curvatura ventriculi major) olan mide beş bölüme ayrılır . 

  1. Pars cardiaca
  2. Fundus gastricus
  3. Corpus gastricum
  4. Pars pylorica
  5. Pylorus
Pars cardiaca Fundus gastricus Corpus gastricum Pars pylorica Pylorus


Pars cardiaca
Pars cardiaca, midenin üst kısmıdır ve gastroözofageal (GE) kavşağın hemen altında yer alır. Bu bölge, GE kavşağının yakınında bulunduğu için, mideden yemek borusuna akan asitli mide içeriği reflüsünün sıkça görüldüğü bir bölgedir. Pars cardiaca, mide duvarının en kalın olduğu bölgedir ve burada bulunan mide bezleri, mide içeriğinin sindirilmesinde ve emiliminde önemli rol oynar. Ayrıca, bu bölgedeki kasların kasılması, yemek borusuna açılan kapakçığın (kardiyak sfinkter) gevşemesine neden olur ve yemek borusuna gıdanın geçmesini sağlar.

Fundus gastricus
Fundus gastricus, mide anatomisinde, mideye giren özofagusun üst kısmından sonraki kısım ve mide çıkışının alt kısmı arasındaki bölgedir. Fundus gastricus, mide boşaltımı sırasında kalan gıdaların depolandığı bir bölgedir. Ayrıca mide duvarındaki bezler, fundus gastricus'ta bulunur ve mide asitinin üretilmesinden sorumlu olan parietal hücrelerin de burada bulunduğu düşünülmektedir. Fundus gastricus ayrıca mide zarının lenfatik ve kan damarlarını içerir.

Corpus gastricum
Corpus gastricum, midenin geniş ve orta kısmını oluşturan bölümdür. Üst kısımda fundus gastricus ile devam eder ve alt kısımda antrum pyloricum ile sonlanır. İç tabakası mukus üreten hücreler, asit ve pepsinojen üreten hücreler ve hormon üreten hücreleri içerir. Ayrıca, yemeklerin depolandığı ve karıştırıldığı, küçük parçalara ayrıldığı ve mide özsuyu ile karışarak, kısmi sindirime uğradığı yerdir.

Pars pylorica
Pars pylorica, midenin alt kısmındaki dar bölgedir ve pilor denilen bir kas kapağı tarafından korunur. Pars pylorica, corpus gastricum'un altında yer alır ve ince bağırsağa açılan pilorik sfinkter adı verilen kaslı bir kapak ile ayrılır. Pylorus, mide ve ince bağırsağın birleştiği noktadaki kısım olarak da adlandırılır. Bu bölgedeki kaslar, midenin içindeki sindirilmiş yiyecekleri küçük parçalara ayırmak ve ince bağırsağa geçmesini sağlamak için peristaltik hareketler yaparlar.

Pylorus
Pylorus, midenin çıkış kısmıdır ve pilorik kas adı verilen bir kas ile kaplıdır. Midenin alt kısmında, pyloric sfinkter adı verilen bir kasıktan oluşur ve mideden oniki parmak bağırsağına açılan küçük bir açıklığa sahiptir. Pylorus, midedeki sindirilmiş yiyeceklerin yavaş yavaş oniki parmak bağırsağına akmasını sağlayarak sindirim sürecini düzenler. Pylorusun fonksiyonu, midenin asit salınımını ve sindirilmiş gıdaların oniki parmak bağırsağına geçiş hızını kontrol etmek gibi sindirim sisteminin düzenlenmesinde önemli bir rol oynar.

İnce bağırsaklar - Intestinum tenue

Midenin devamı olarak başlar ve kalın bağırsaklar ile devam eder. Yaklaşık olarak canlıda 4-5 m (ölümden sonra kas tonusunun  kaybı nedeniyle 6-7 m) uzunluğundadır. Mideye komşu kısmında çapı 4-5 cm iken distal kısmında 2-2.5 cm’ye düşer. İnce bağırsaklar yukarıdan aşağıya doğru sırasıyla üç bölümde incelenir.

  • Duodenum
    • Duodenum, sindirim sisteminde ince bağırsak bölümlerinden ilkidir ve mide çıkışını takiben onikiparmak bağırsağı olarak da bilinir. Adını, yaklaşık olarak on parmak uzunluğunda olmasından dolayı almaktadır. Duodenum, mideden gelen yarı sindirilmiş besinleri sindirmek için safra ve pankreas öz sıvıları tarafından salgılanan enzimler ile karışır.
    • Duodenum, sindirim sürecinde önemli bir rol oynar. İnce bağırsağın ilk kısmı olduğu için, besinlerin çoğu burada sindirilir ve emilir. Safra, pankreas ve duodenal bezlerin salgıladığı enzimler, besinlerin parçalanmasına yardımcı olur ve emilimlerini kolaylaştırır. Duodenum, besinlerin ince bağırsağın geri kalan kısmına doğru taşınmasına yardımcı olan peristaltik kas kasılmaları ile hareket eder.
    • Duodenum, sağlık problemleri için de yatkın olabilir. En sık görülen sorunlar arasında ülserler, enfeksiyonlar, iltihaplanmalar ve tıkanıklıklar yer alır. Bu durumlar, sindirim sürecinde ağrı, şişkinlik, kusma ve ishal gibi semptomlara neden olabilir. Tedavi, temel olarak soruna neden olan faktörlere bağlı olacaktır ve ilaçlar, cerrahi müdahale veya diyet değişiklikleri gibi farklı yöntemler kullanılabilir.
  • Jejenum
    • Jejunum, ince bağırsakta duodenumdan sonra gelen ve ileuma kadar uzanan bölümdür. İnce bağırsağın ikinci kısmıdır ve duodenumdan farklı olarak bu bölümde besinlerin sindirimi tamamlanır ve emilimleri gerçekleşir.
    • Jejunum, ince bağırsağın en uzun kısmıdır ve yaklaşık olarak 2,5 metre uzunluğundadır. Duodenumdaki enzimlerin yanı sıra, burada özel enzimler de salgılanır. Jejunumda, besinlerin daha da parçalanması ve sindirilmesi için özel enzimler olan peptidazlar, maltazlar, laktazlar ve sukrazlar salgılanır. Bu enzimler karbonhidrat, protein ve yağların daha küçük parçalara ayrılmasına yardımcı olur.
    • Jejunumun önemi, sindirim sürecindeki besin emilimi ile ilgilidir. Jejunum, özellikle karbonhidratların ve amino asitlerin emilimi için önemlidir. Bu emilim işlemi, özel villus adı verilen ve ince bağırsak duvarına doğru uzanan küçük çıkıntılar sayesinde gerçekleşir. Villuslar, besinlerin yüzey alanını artırarak emilimini kolaylaştırır.
    • Jejunum sağlık sorunları için de risk altındadır. En sık görülen sorunlar arasında tıkanıklıklar, iltihaplanmalar ve ülserler yer alır. Bu durumlar, karın ağrısı, kusma, ishal ve kanama gibi semptomlara neden olabilir. Tedavi, soruna neden olan faktörlere bağlı olacaktır ve ilaçlar, cerrahi müdahale veya diyet değişiklikleri gibi farklı yöntemler kullanılabilir.
  • İleum
    • İleum, ince bağırsağın son bölümüdür. Duodenum ve jejenumdan sonra gelir. Uzunluğu yaklaşık olarak 3-4 metre kadardır. İnce bağırsağın en uzun bölümüdür. İnce bağırsaklardaki besinlerin emiliminin tamamlandığı yerdir.
    • İleumda, ince bağırsağın diğer bölgelerinde olduğu gibi, besinlerin emiliminde önemli olan villus adı verilen küçük kıvrımlar bulunur. İleumun iç yüzeyi, birçok küçük kıvrım ve kabarcıkla kaplıdır, bu da emilimi artırır. Ayrıca, iç yüzeydeki hücreler besinlerin emilimi için gerekli olan enzimleri salgılarlar.
    • İleum, ince bağırsağın son kısmı olduğu için, sindirilmeyen yiyecekler kalın bağırsağa geçer. Kalın bağırsağın başlangıcına doğru, ileumdan kalın bağırsağa geçiş yapan bir kapağı olan valva ileocecalis adı verilen bir kapakçık bulunur.


Her bölümün kendine özel yapısı mevcuttur.

  • Duodenum bölümleri
    • Pars superior (5cm) : en geniş bölümü
    • Pars descendens (10 cm)
    • Pars horizontalis (8cm)
    • Pars ascendens.(2,5 cm) : en kısa bölümü

       ·  

Jejenum  : Duvar yapısı daha kalın, daha çok kanlanır. Çapı ileumdan daha geniştir. Lenfatik yapılar daha azdır.

İleum: Peyer plakları (nodi lymphatici aggregati) olarak bilinen lenfatik yapılar  ileum’un son bölümünde bulunur.


Plica sircularis nedir?

  • Plica circularis, ince bağırsağın iç yüzeyindeki çift katlı bir kıvrımdır. İnce bağırsağın duvarındaki kas tabakasının kısalmasından kaynaklanan kıvrımlardır ve villusların arasında yer alırlar. Plica circularisler, ince bağırsağın emilim yüzeyini artırarak besin emilimini artırır. Bu kıvrımlar, özellikle jejenumda ve ileumun başlangıcında, yani ince bağırsağın besin emiliminin en yüksek olduğu yerlerde yoğun bir şekilde bulunurlar. Plica circularislerin sayısı, ince bağırsağın bölgesine ve kişinin yaşına, beslenme durumuna vb. faktörlere bağlı olarak değişebilir. ( sayısı jejenumdan ileuma gidildikçe azalır. )


Submukoza nedir?

  • Submukoza, mukoza ve kas tabakaları arasındaki bağ dokusu tabakasıdır. Bağ dokusu lifleri, bazı bezleri ve kan damarlarını içerir. Bu tabaka, mukoza ile altındaki kas tabakası arasında bir destek görevi görür ve bazı durumlarda mukozanın hareketini kolaylaştırır. Submukozanın kalın veya ince olması, organın yapısına ve fonksiyonuna bağlıdır.


Seroza nedir?

  • Seroza, bir organın dış yüzeyini kaplayan ince, şeffaf, kaygan bir zar tabakasıdır. Bu zar, özellikle karın ve göğüs boşluğu organlarının dış yüzeyinde yer alır ve genellikle ince bir bağ doku tabakası, kan damarları ve sinirler içerir. Seroz membranlar, organların hareketlerini kolaylaştırmak ve korumak için salgıladıkları sıvı ile kaplanır ve bu sıvı, organların birbirleriyle sürtünmeden kayarak çalışmalarını sağlar.


Muscularis externa nedir?

  • Muscularis externa, bağırsak duvarının önemli bir bileşenidir ve düz kas liflerinden oluşur. Bu kas tabakası, sırasıyla iç ve dış tabaka olarak adlandırılan iki tabakadan oluşur. İç tabaka, çapraz ve dairesel düz kas liflerinin birbirine karıştığı iki alt tabakadan oluşur. Dış tabaka, uzunlamasına düz kas liflerinden oluşur. Bu iki tabaka, bağırsakların peristaltik hareketlerini sağlar. Peristaltik hareketler, sindirilen gıdaları ilerletmek ve bağırsaklardan atık maddeleri atmak için önemlidir.


Sirküler kas tabakası, sindirim sistemi duvarının kas tabakalarından biridir ve en içte bulunan katmandır. Sirküler kas, kasılmasıyla sindirim kanalının çevresini daraltarak, sindirilen gıdanın ilerlemesini sağlar. Bu kas tabakası aynı zamanda peristaltik hareketlerin gerçekleştirilmesinde de önemli bir rol oynar. Sirküler kaslar, ince bağırsağın mukoza katmanının altında yer alır ve sindirim sisteminin farklı bölgelerinde bulunur.

longitudinal kas tabakası, gastrointestinal sistemin kas tabakalarından biri olan longitudinal kas tabakası, uzunlamasına yönlendirilmiş kas liflerinden oluşur ve organın uzun aksine paralel olarak yerleşir. Bu kas tabakası, kasılmaları sonucunda organun kısalmaya ve genişlemeye yönelik hareketlerini kontrol eder. İnce barsakta longitudinal kas tabakası, daha düzenli bir şekilde düzenlenmiş bir yapıdadır ve bu özellikle işlevsel olarak hareketlerin düzenlenmesine yardımcı olur. Kalın barsakta ise daha az organize bir yapıda bulunur.



Mesenterium nedir?

  • Mesenterium, karın boşluğu içindeki bağırsakların ve diğer bazı organların bağı karşılayan ince bir zar ve dokular bütünüdür. Bağırsakların ve diğer organların kan damarları, sinirler ve lenfatik damarları bu yapı içinde bulunur. Mesenterium, bağırsakların hareketlerine ve pozisyonlarına bağlı olarak esnek bir yapıya sahiptir. Aynı zamanda bağırsakların birbirlerine yapışmamasını ve ayrı ayrı hareket etmelerini sağlayarak düzenli bir şekilde çalışmalarını sağlar.
  • Mesenterium, insan anatomisinde önemli bir rol oynar. Bağırsakların beslenmesini sağlayan kan damarları mesenterium içinde yer alır ve bu nedenle mesenteriumun anormal şekilde bükülmesi veya sıkışması gibi durumlar bağırsak kan akışını engelleyebilir ve ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.
  • Mesenterium arka tarafta bir araya gelerek radix mesenteri’yi meydana getirir.
  • Radix mesenteride karı arka duvarına yapışır.



Distal uçta bulunan valva ileocaecalis aracılığı ile kalın bağırsaklar ile devam ederler.  

valva ileocaecalis nedir?

  • Valva ileocaecalis, ince bağırsağın son kısmı olan ileum ile kalın bağırsağın başlangıç kısmı olan cecum arasındaki geçiş bölgesinde bulunan bir kapağa verilen addır. İleumun sonundaki kasık (ileocekral) valvülü yapısı, bağırsaklardan geçen içeriğin geriye doğru kaçmasını önleyerek tek yönlü bir geçiş sağlar. Bu kapak, sindirim sistemindeki sindirilemeyen atıkların kalın bağırsağa geçmesine izin verirken, kalın bağırsağın içeriğinin ince bağırsağa geri kaçmasını önler.
  • Valva ileocaecalis ayrıca bazı tıbbi prosedürlerde de kullanılmaktadır. Örneğin, bir kolonoskopi sırasında, doktorlar valva ileocaecalis'in yerini belirleyerek, ince bağırsağı kalın bağırsaktan ayırmak ve ince bağırsağın son kısmını gözlemlemek için kullanırlar. Ayrıca, bu bölgedeki ağrı veya iltihaplanma durumlarında, valva ileocaecalis ile ilgili tıbbi müdahaleler gerekebilir.



Kalın bağırsaklar - Intestinum crassum

Sindirim kanalının valva ilecaecalis ile canalis analis arasında bulunan kısmıdır. 130-150 cm uzunluğundadır. Çapı 2-8 cm arasında değişir.

Kalın bağırsaklar, bağırsak içeriğinin suyunu emerek  su ve elektrolit dengesinde rol oynarlar. Ayrıca feçes olarak vücut dışına atılana kadar artık besin maddelerini depolarlar.

Kalın bağırsaklar yukarıdan aşağıya  doğru üç bölüme ayrılarak incelenirler, bunlar;

  1. Caecum
  2. Colon
  3. Rectum



Kalın bağırsakların ilk bölümü caecum’dur. Burada appendix vermiformis bulunur. Solucan şeklinde bir  bağırsak çıkıntısıdır. Uzunluğu 2-20 cm, çapı 5-10 mm’dir. Enfeksiyonu (apandisit) kalın bağırsakların diğer bölümlerinegöre daha sık gözlenir.

Colon adı verilen bölümü de kendi içinde dörde ayrılarak incelenir. Colon ascendens  15cm , Colon transversum  40-50cm , Colon descendens  25cm ve Colon sigmoideum  40 cm’dir.

Kalın bağırsağın caecum’dan sonra gelen colon bölümleri;

  • colon ascendens
    • Colon ascendens, kalın bağırsağın ilk bölümüdür. İnce bağırsağın sonundaki valva ileocaecalis'in hemen altında başlar ve sağ kaburga kemiği altında yer alır. Bu bölüm, ileum ile birleşerek ince bağırsağın sindirilmemiş atıklarını kabul eder. Atıklar burada su ve minerallerin emilmesiyle daha katı hale gelirler ve colon transversuma doğru hareket ederler.
    • Colon ascendens, birçok insanın sağlık sorunları yaşadığı bir bölgedir. Bu bölgedeki sorunlar arasında divertikülit, tıkanıklık, iltihap ve kanser gibi durumlar yer alabilir. Bu nedenle, bu bölgedeki semptomları olan kişilerin, bir doktor veya uzman hekim tarafından muayene edilmesi önemlidir.
  • colon transversum
    • Colon transversum, kalın bağırsağın orta bölümüdür. Bu bölüm, sol kaburga kemiği altında başlar ve sağ kaburga kemiği altında sona erer. Colon ascendens ile colon descendens arasında yer alır ve karın boşluğunun üst kısmında yer alır.
    • Colon transversum, sindirimi tamamlanmış besinlerin emilimi için önemlidir. Bu bölgede besinlerin su ve mineral emilimi gerçekleşir ve katılaşarak fekal maddeye dönüşürler. Bu bölgede oluşan sağlık sorunları arasında en yaygın olanı bağırsak kanseridir.
    • Bağırsak kanseri, kolon transversum bölgesinde olduğunda, karında şişkinlik, ağrı ve kabızlık gibi semptomlar meydana gelebilir. Tedavi edilmediği takdirde, bağırsak kanseri ilerleyerek diğer organlara da yayılabilir. Bu nedenle, bu semptomları olan kişilerin bir doktor veya uzman hekim tarafından muayene edilmesi önemlidir.
  • colon descendens
    • Colon descendens, kalın bağırsağın sol tarafta yer alan bölümüdür. Bu bölüm, kaburga kemiği altında başlar ve pelvise kadar uzanır. Colon transversum ile colon sigmoideum arasında yer alır.
    • Colon descendens, sindirimi tamamlanmış besinlerin emilimi için önemlidir. Bu bölgede besinlerin su ve mineral emilimi gerçekleşir ve katılaşarak fekal maddeye dönüşürler. Bu bölgede oluşan sağlık sorunları arasında en yaygın olanı bağırsak kanseridir.
    • Bağırsak kanseri, kolon descendens bölgesinde olduğunda, karında şişkinlik, ağrı ve kabızlık gibi semptomlar meydana gelebilir. Tedavi edilmediği takdirde, bağırsak kanseri ilerleyerek diğer organlara da yayılabilir. Bu nedenle, bu semptomları olan kişilerin bir doktor veya uzman hekim tarafından muayene edilmesi önemlidir.

     


rectum

Karın boşluğu içinde bir çerçeve yapacak şekilde yerleşim gösterir. Bu çerçevenin içinde  ince bağırsaklar yer alır. Kalın bağırsağın son kısmı olan rectum,  Sakral 3. vertebra seviyesinden başlar. 15-16 cm uzunluğundadır, çapı ise boş ya da dolu oluşuna göre değişir. (500-700 cc kapasitesi vardır.)

Vücuttan atılması gereken artık besin maddelerinin atılımının sağlandığı yerdir.  Rectum’un distal bölümü canalis analis olarak tanımlanır. Bu bölümün distal açıklığı da anus olarak isimlendirilir.

Feçesin dışarıya atıldığı açıklıktır. Aynı zamanda sindirim  kanalının vücut dışı ile bağlantılı olan  distal açıklığıdır.

Canalis analis mukozası altında bulunan venlerin genişleyerek büyümesi , variköz hal almasına hemoroid (Bahasur, mayasur)denilir.



Periton  - peritoneum 

Seröz bir zar olan peritoneum, vücuttaki en büyük seröz boşluk olan karın boşluğunu örter. Bu boşlukta bulunan iç organların çoğunu sarar. İki kısıma ayrılır.

  1. Peritoneum parietale
    • Peritoneum parietale, karın boşluğunun iç yüzeyini kaplayan ve karın duvarına bağlı olan bir zar tabakasıdır. Bu zar, karın boşluğu içindeki organların ve yapıların yerini sabitleyerek koruma ve destek sağlar. Ayrıca, peritoneum parietale kan damarları ve sinirleri de içerir. Peritoneum parietale, altı tabaka halinde bulunur ve karın boşluğunu kaplayan diğer zarlarla birlikte iç organların hareketine ve korunmasına yardımcı olur.
  2. Peritoneum viscerale
    • Peritoneum viscerale, karın boşluğunun iç yüzeyini kaplayan ve organların yüzeyini örten bir zar tabakasıdır. Bu zar, iç organların hareketini ve korunmasını sağlar. Ayrıca, organların beslenmesi ve kan akışı için önemli olan kan damarlarını da içerir. Peritoneum viscerale, iç organların şekline ve yerleşimine uygun şekilde özel şekillere sahiptir. Bu özel şekiller, organların hareketlerini kolaylaştırmak için gelişmiştir. Örneğin, bağırsaklar, peritoneum viscerale tarafından özel bir şekilde sarılır ve hareketlerinde desteklenir.Karın boşluğu içinde olup da peritoneum tarafından sarılmayan bazı organlar da vardır.

Periton tarafından oluşturulan yapılar;

  • Omentum minus 
    • Omentum minus, yani "küçük bağırsak bağı" karın boşluğunda bulunan bir periton yapısıdır. Mide ile duodenum arasında yer alır ve karaciğerin alt kısmından başlar.
    • Omentum minus, yağ dokusu ve ince bağırsakların periton zarından oluşur. İnce bağırsakların sindirim işlemini kolaylaştırmak için hareket etmesine izin veren bir bağlantı yapısına sahiptir. Ayrıca, karın boşluğundaki enfeksiyonlara karşı bir tür koruma sağlar.
    • Omentum minus, bazı hastalıkların tanısında da kullanılabilir. Örneğin, karın bölgesindeki bir tümörün yayılmasını önlemek veya tümörün cerrahi olarak çıkarılmasını kolaylaştırmak için omentum minus bölgesinin cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir. Bu işlem sırasında omentum minus, tümörün ne kadar yayıldığını gösteren bir gösterge olarak kullanılabilir.

  • Omentum majus
    • Diğer bir adı da "büyük bağırsak bağı" olarak bilinir. Mide ve duodenum ile başlayarak, büyük bağırsak, dalak ve pankreasın arasından geçerek karın alt kısmına doğru uzanır.
    • Omentum majus, iki tabakadan oluşur: iç kısım, ince bağırsaklar ve diğer organların yüzeyini örten ince bir tabakadır ve dış kısım ise yağ dokusu ile doludur. Bu yağ dokusu, karın organlarını çevreleyerek korur ve bağırsakların hareketlerine yardımcı olur.
    • Omentum majus, vücuttaki enfeksiyonlara karşı bir tür koruma sağlayabilir ve ayrıca bağırsaklardaki enfeksiyonların yayılmasını önleyebilir. Bazı durumlarda, omentum majus cerrahi olarak çıkarılabilir, özellikle de bazı kanser türlerinde yayılmasını engellemek veya tümörü çıkarmak için kullanılabilir.
    • Omentum majus, periton zarının bir parçası olduğundan, peritonun iltihaplanmasına (peritonit) neden olan enfeksiyonlara karşı duyarlı olabilir. Ayrıca, omentum majus bölgesindeki yağ dokusu fazlalığı, obezite gibi bazı sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilebilir.


İntraperitoneal bölge;

  • İntraperitoneal bölge, vücudun peritoneum adı verilen zarla kaplı iç boşluğunda yer alan organlardır. Peritoneum, karın boşluğunun duvarlarını kaplar ve organların üzerini örter. İntraperitoneal organlar, peritoneumun altında, seröz membranın bir parçası olarak asılıdır ve bu nedenle boşlukta asılıdır. Örnek olarak, mide, ince bağırsakların bir kısmı (örneğin jejenum, ileum), kalın bağırsakların bir kısmı (örneğin çekum ve sigmoid kolon) ve karaciğer gibi organlar intraperitoneal olarak kabul edilir.

Retroperitoneal - extraperitoneal  bölge;

  • Retroperitoneal bölge, periton zarının arkasında veya dışında yer alan anatomik yapıları ifade eden bir terimdir. Yani, retroperitoneal yapılar, karın zarının arka tarafında, omurgaya yakın bir konumda yer alırlar ve periton zarı ile örtülü değillerdir. Bazı önemli retroperitoneal yapılar arasında böbrekler, pankreas, bağırsakların bazı kısımları, aort, v. cava inferior gibi büyük kan damarları yer almaktadır. Retroperitoneal yapılarda meydana gelen hastalıkların teşhisi ve tedavisi, sıklıkla diğer yapılar gibi cerrahi müdahale gerektirir.


Bursa omentalis nedir?

  • Bursa omentalis, karın boşluğunda bulunan bir çanta şeklindeki yapıdır. Omentum majus adı verilen büyük bağırsak kıvrımının altında ve karaciğerin üstündeki bölgede yer alır. Bu yapı, mide, pankreas ve onikiparmak bağırsağı gibi organların arkasında kalan boşluğa yerleşmiştir.
  • Bursa omentalis, özellikle karın boşluğunda meydana gelen enfeksiyon veya inflamasyonlarda önemli bir rol oynar. Enfeksiyonlar ve inflamasyonlar sırasında, bursa omentalis, enfekte olmuş alanları çevreleyen organlara dokunarak, enfeksiyonun yayılmasını önleyebilir. Ayrıca, bu yapıda bulunan yağ hücreleri, vücudun enfeksiyonla savaşma sürecinde enerji sağlar.


Sindirime yardımcı organlar

Karaciğer ( Hepar )

Sindirim sisteminin eklenti yapılarından biridir. Vücudun en büyük iç organı ve salgı yapan bezidir. Yaklaşık olarak 1500 gr ağırlığında olan karaciğer, vücut ağırlığının %2’ sini oluşturur. Çocukta %5. Karbonhidrat, protein ve lipid  metabolizmasında rol oynayan karaciğerin pek çok önemli görevleri vardır.

Sağ hipokondriak, Epigastrik ve sol hypokondriak bölgelerde bulunur.

Karaciğer lobları

  • Karaciğer, genellikle sağ ve sol loblar olarak iki ana loba ayrılır. Bununla birlikte, bu iki ana lop dışında, karaciğerde daha küçük alt loblara ve segmentlere de ayrılmış bir dizi yapının bulunduğunu unutmamak önemlidir. Bu alt loblara ve segmentlere "karaciğer segmentasyonu" denir ve karaciğer cerrahisi ve tanısında kullanılır.
  • Karaciğerin sağ lobu, karın boşluğunun sağ tarafında bulunurken, sol lobu ise sol tarafta yer alır. Bu iki lob, karaciğerin ana fonksiyonlarını yerine getirir, yani metabolizma, safranın üretimi, toksinlerin temizlenmesi gibi görevleri yerine getirir.


Karaciğer, çeşitli yüzeyleri ve kenarları olan karmaşık bir organdır. Karaciğerin beş farklı yüzü ve kenarı vardır:

  • Üst Yüz (Diyafragma Yüzü): Karaciğerin en üst yüzü, diyafragma adı verilen ve akciğerleri karın boşluğundan ayıran kas tabakası ile temas halindedir.
  • Alt Yüz (Diafragma Karşıtı Yüz): Karaciğerin alt yüzü, diyafragma karşıtı veya alt yüzü olarak adlandırılır ve mide, bağırsaklar ve diğer karın organları ile temas halindedir.
  • Ön Kenar (Anterior Kenar): Karaciğerin ön kenarı, karaciğerin ön kısmını gösterir ve mide ile komşudur. Bu kenara "margo anterior" veya "anterior kenar" denir.
  • Arka Kenar (Posterior Kenar): Karaciğerin arka kenarı, omurgaya yakın bir bölgeyi ifade eder ve diyafragma ile temas halindedir. Bu kenara "margo posterior" veya "posterior kenar" denir.
  • Alt Kenar (İnferior Kenar): Karaciğerin alt kenarı, diğer organlarla temas eden ve safra kesesini barındıran bir bölgedir. Bu kenara "margo inferior" veya "inferior kenar" denir.

Bu kenarların Latince isimleri şunlardır:

  • Üst Yüz (Diyafragma Yüzü): Facies diaphragmatica.
  • Alt Yüz (Diafragma Karşıtı Yüz): Facies visceralis.
  • Ön Kenar (Anterior Kenar): Margo anterior veya margo ventralis.
  • Arka Kenar (Posterior Kenar): Margo posterior veya margo dorsalis.
  • Alt Kenar (İnferior Kenar): Margo inferior veya margo hepatis.

Karaciğer, bu farklı yüzleri ve kenarları sayesinde çeşitli organlarla ve yapılarla temas eder ve işlevlerini yerine getirir.      


H harfinin sağ kenarını sulcus sağittalis dexter( Vena cava inferior, safra kesesi yukardan aşağıya) oluşturur.

Sol kenarını Fissura sagittalis sinister oluşturur.

Orta bölümünü porta hepatis meydana getirir.

H harfi üst bölümünü lobus caudatus, alt bölümünü lobus quadratus oluşturur.

Karciğer periton ile sarılıdır.

Üste diaphargma’ya yapıştığı bölge peritonsuzdur ve bu bölge Area nuda olarak isimlendirilir.


Safra kesesi - vesica biliaris

Karaciğerin visceral yüzünde yerleşmiş olan safra kesesi,  Karaciğer tarafından yapılmış olan safrayı depolar ve gerektiğinde sindirim kanalına verir.

Depolamış olduğu safrayı bir kanal aracılığı ile ince bağırsaklara iletir.

Sindirim sistemi hastalıkları içinde safra kesesi hastalıkları oldukça sık gözlenir.


Pankreas -  pancreas 

Karın boşluğunda, midenin arka kısmında, karın arka duvarına yaslanmış olarak bulunur. 70-100 gr ağırlığındadır. Önemli enzimleri sentezler ve salgılar. Salgılarınınbir kısmını boşaltıcı bir kanal aracılığı ile ince bağırsaklara verir. Boşaltıcı kanalı, genellikle safra kesesinin kanalı ile birlikte ince bağırsaklara açılır.    

İç ve dış salgı yapan bir bezdir. Uzunluğu 12-15 cm. .

Dış salgısı bir kanal aracılığıyla Duedonum’a akıtılır. Bu salgılardan bazıları tripsin, amilaz ve lipaz’dır.

İç salgısı Langerhans adacıkları tarafından yapılır. Bu salgılardan bazıları glucagon, insulin, gastrin ve somatostatin’dir.



Sindirim sistemi damarları

Sindirim sistemi içinde yer alan organları besleyen arterler, üst kısımda arteria carotis externa ve aorta thoracica dallarından ayrılırlar.

Alt kısımda ise aorta abdominalis dallarından köken alırlar.

1- truncus coeliacus

Mide, dalak, karaciğer, safra kesesini, pankreası besler. Ayrıca duodenum’un üst bölümünü besler.

2- mesenterica superior

Duodenum ve pankreasın baş kısmı ile  alt taraftan Jejenum, ileum, caecum, colon ascendens, colon ve transversum’u besler. Kısaca ince bağırsak bölümleri ve kalın bağırağın inen bölümüne kadar olan sağ kısmını besler.

3- mesenterica inferior

Colon descendens, colon sigmoideum ve rectum

Sindirim sistemi organlarının venöz dönüşü değişiktir.

Üst kısımda bulunan organların venöz dönüşü, bölgesel venöz sisteme gerçekleşirken alt kısımda özel bir venöz dolaşım gözlenir.

Alt kısımda bulunan organlardan gelen venöz kan, önce vena portae adı verilen bir ana damar ile karaciğer’e gider. Daha sonra bu organdan kaynaklanan venöz kan, bölgesel venöz sisteme açılır. Alt kısımda gözlenen bu özel sisteme portal dolaşım denir.

4- v. portae hepatis

v. mesenterica superior ile v. lienalis (Dalak veni) birleşerek v. porta’yı oluşturur.

v. porta 15mm çapında 10 cm uzunluğundadır ve  karaciğere porta hepatisten giriş yaparak karaciğer içinde dağılır.

Karaciğerin kendi venleri vena hepatica’dır ve karaciğerin üstünden v. cava inferior’a dökülür.

Sindirim sisteminin lenfatik dolaşımı bölgesel lenf düğümlerine ve bölgesel lenfatik oluşumlara gerçekleşir.

Sindirim sistemi organlarının innervasyonu, otonom sinir sisteminin sempatik ve parasempatik bölümlerinin, merkezi ve periferik kısımları tarafından gerçekleştirilir.

Sindirim sistemi fonksiyonları içinde yer gıdaların alımı, çiğnenmesi, yutulması ve dışarıya atılması işlemlerinde otonom sinir sisteminin yanı sıra somatik motor sisteme ait bazı yapılar da rol alır. Reflekslerin yanı sıra istemli safhalar da vardır.

Yorum Gönder

Yukarıya Çık